15 Ekim 2012 Pazartesi

Arabesk

Birinin yazgısı nasıl yazıldıysa gerçekten öyle mi gider? Peki eğer zaten öyle gidecekse insanlar neden sürekli çabalar? Yazgı denilen şeyin tek bir çizgiden ibaret olduğunu düşünmüyorum. Hatta her olay, her kişi, her an farklı çizgiler yaratıyor insanların hayatlarında ve bir şekilde bizler farklı yollara yöneliyoruz.


Evet evet, hayatın içinde anlam aramaya başlıyorum sanırım. Benim de derinlerde bir yerlerde arabesk damarım olsa gerek. Sadece bu değil tabii ki - etrafımda o kadar iğrenç, o kadar boktan olaylar oluyor ki beni inatla bu yola itiyor. Fakat farkettim ki bu olayları yaratan hep aynı insanlar. Sadece sinir harbi, üzüntü ve mutsuzluk yaratıyorlar. 

Ruhları pislenmiş, kalpleri ağ tutmuş. Karşısındaki insanın çabasını, arzusunu ve değerini hiçe sayarak ona bir parça bokmuşcasına davranıyorlar. Sen kimsin ulan! Kafanı kaldırıp yukarıya bir bak. O gökleri sen mi yarattın, piç! O halde nedir bu tavrın, duruşun, olayın? Neyin kafasını yaşıyorsun? 

O taşıdığın canı da sana Allah verdi - karşında ezmeye çalıştığın, incittiğin hatta ağlattığın küçük kızın da canını 'O' verdi. Senin ne haddine Allah'ın bir kuluna eziyet etmek! E hadi, etrafta "biz dindarız" maskelerinizle geziyorsunuz ya, buna da cevap ver bakalım. Herşey sadece namaz kılmak veya her iki kelimenden birinin "Allah" olması ile olmuyor, sen önce 'O'na yaraşır bir insan ol, 'O'nun adını ağzına almadan önce bir düşün bakalım gerçekten 'O'nun adını ağzına almayı hakediyor musun! Önce kendine, sonra diğer insanlara sahip çıkacak, onları kollayacaksın. Kendine bile zarar vermen yasaklanmış ki Allah'ın bir başka kuluna bunları nasıl yapabilirsin! Ama sen de haklısın be hem de çok haklı... Senin gibiler olmasa Cehennem'de yakılacak o kadar odun nereden bulacak..!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder