23 Aralık 2012 Pazar

Piç: Versiyon 2

Kırmak isterdim seni, paramparça, tuzla buz etmek. Hissetmeyen kalbini sökmek istedim yerinden. Vurmak istedim sana tüm gücümle, bağırmak. Ağza alınmayacak küfürler ettim sana. Haykırdım nefretimi. Acıtmak istedim canını tıpkı senin bana yaptığın gibi. Olmadı ki. Bana ve kalbime verdiğin zararı hiçbir darp sana veremezdi. "En iyisi unutmak" dedim. Sildim seni. Nefret ettim her hücrenden. Varlığından yokluğundan haberim yok. Öldün mü, kaldın mı bilmiyorum. Yakında gideceğim beni hiçbir zaman bulamayacağın, bana asla ulaşamayacağın bir yere. Senden uzağa, en uzağa. Çocukluğumdaki en kötü anılar sensin. Bana acı, üzüntü, kederden başka ne verdin bir düşün? Aramızdaki son iki bağ da 4 sene önce koptu. Sokakta görsem seni tanımam. Tanısam da yüzüne tükürmekten başka birşey yapmam o da ayrı mesele. Hiç unutmuyorum bana alman gereken siyah peluş tüylü siyah kabanı. Mağazaya girmeden önce cüzdanını arabadaki koltuğunun altına atmıştın. İçeri girdiğimizde cüzdanın çalınmış gibi yapmış ve paran olduğu halde bana almamıştın o kabanı. Gözlerim dolu dolu ufacık bir kız çocuğuyken arabana binmiştim. O cüzdanı koltuğun altından alıp cebine koyduğunu görmedim sanma pislik. Sesimi çıkarmamıştım çünkü içeride "söz" verdiğin gibi alacağını düşünmüştüm sonradan. Hiç almadın. Sen hiçbir zaman hiçbir sözünü tutmadın ki. Pisliksin, pislik. Adamım diye gezersin ortada. İşine gelince delikanlı, işine gelmeyince kaypak bir piç haline gelirsin. Bu ve bunun gibi yüzlerce, hatta binlerce yaşanmış şey anlatabilirim. Hepsini bana yaşattığın, beni bugün bu kadar güçlü bir insan haline getirdiğin ve senin gerçek iğrenç yüzünü görmemi sağladığın için teşekkür ederim pislik.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder